باب
أدني أهل
الجنة منزلة
فيها
84- CENNETTE MAKAMI EN
AŞAĞI OLANLARA DAİR BİR BAB
311- (188) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا يحيى بن
أبي بكير.
حدثنا زهير بن
محمد عن سهيل
بن أبي صالح،
عن النعمان بن
أبي عياش، عن
أبي سعيد
الخدري؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: "إن
أدنى أهل
الجنة منزلة
رجل صرف الله
وجهه عن النار
قبل الجنة.
ومثل له شجرة
ذات ظل. فقال:
أي رب! قدمني
إلى هذه
الشجرة أكون
في ظلها". وساق
الحديث بنحو
حديث ابن
مسعود. ولم
يذكر "فيقول: يا
ابن آدم! ما
يصريني منك"
إلى آخر
الحديث. وزاد
فيه "ويذكره
الله سل كذا
وكذا.
فإذا انقطعت
به الأماني
قال الله: هو
لك وعشرة
أمثاله" قال
"ثم يدخل بيته
فتدخل عليه زوجتاه
من الحور
العين.
فتقولان:
الحمد لله الذي
أحياك لنا
وأحيانا لك.
قال فيقول: ما
أعطي أحد مثل
ما أعطيت".
[:-463-:] Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti. Nu'man b. Ebi
Ayyaş'ın Ebu Said el-Hudri'den
rivayetine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Şüphesiz cennet ehli
arasında makamı en aşağı mer tebede olan kişi, Allah'ın, yüzünü ateşten cennete
doğru çevirdiği ve ona gölgeli bir ağaç gösterdiği bir kimse olacaktır. Bu
adam: Rabbim beni bu ağaca yaklaştır da gölgesinde bulunayım diyecek. "
Sonra hadisi İbn
Mesud'un hadisine yakın olarak zikretti, ama rivayetinde:
"Ey Ademoğlu, sana
ne versem de dileklerinin sonu gelse" kısmını hadisin sonuna kadar
zikretmedi. Ama rivayetinde fazladan şunları zikretti: ''Allah da ona şunu şunu
iste, diye hatırlatır." Nihayet edeceği temennileri kesilince (bitince)
Allah: "Bu, on misliyle birlikte senindir" buyuracak. Sonra evine
girecek, onun yanına hurul iyn'den iki zevcesi de içeri girecek ve her ikisi:
Bizim için sana hayat veren, senin için de bize hayat veren Allah'a hamdolsun,
diyecekler. O da: Bana verilenler gibi hiçbir kimseye verilmemiştir, diyecek.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 4392
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: 461 nolu Hadisteki: «Bu zat kah yürüyecek, kah yüzüstü
düşecek, bazan da yüzünu Alev çalacak.» ifadesinden murad adamın cehennemde yana
yana bîtap düştüğünü bu sebeple güç halle ayakta durabildiğini ve yeni yürümeye
başlamış çocuklar gibi düşe kalka gittiğini hatta arasıra cehennemin alevleri
yetişerek yüzünü yaktığını ve yüzünde simsiyah eser bıraktığını anlatmakdır.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in :
«Rabbülaleminin
dıkh'ine gülüyorum.» ifadesindeki Dihk'in hakikati gülmek demeksede önce
görüldüğü vechile Allah Teala hakkında gülmek müstahil olduğu için ona isnad
edilen Dihk Allah'ın rızası, rahmeti ve merhamet buyurduğu kullarına hayır
irade etmesidir diye te'vil olunur.
NEVEVİ ŞERHİ: "en-Numan b. Ebu Ayyaş" Ebu Ayyaş ez-Zuraki
el-Ensari bilinen bir sahabidir. İsminin ne olduğu hususunda görüş ayrılığı
meşhurdur. Zeyd b. es-Samit denildiği gibi, Zeyd b. en-Numan, Ubeyd ve
Abdurrahman olduğu da söylenmiştir.
"Hur-u
ıyn'den iki zevcesi de yanına girer ... " (3/43) "(~s;.. jj): İki
zevcesi" anlamındaki lafız rivayetlerde ve asıl yazmalarda bu şekilde
"zevce"nin ikili olarak sabittir. Tesniyenin bu şekilde yapılması
doğru ve bilinen bir söyleyiştir. Bu hususta Arap şiiri arasında pek çok tanık
beyit vardır ki, İbnu's-Sikklt ve dilbilginleri arasından pek çok kimse bunları
zikretmiş bulunmaktadır.
"İkisi
der ki" anlamındaki mı yukarıdan noktalı te harfi iledir. Her ne kadar böyle
olduğu açıkça bilinen bir husus ise de bunu özellikle zaptetmemizin sebebi
yazılış arasında farkı gözetemeyen bazı kimselerin bu hususta yanılarak bu
fiili alttan iki noktalı ye ile telaffuz etmeleridir. Bu ise hiç şüphesiz bir
yanlış okuyuştur. Nitekim yüce Allah'ın: "O zaman içinizden iki zümre
bozulmaya yüz tutmuştu." (Al-i İmran, 3/122); "Onlann berisinde ise
kanşmasın diye (koyunlannı) kollayan iki hanım buldu." (Kasas,23);
"Muhakkak ki Allah göklerle yeri zeval bulmasınlar diye tutar. Eğer zeval
bulsalar ... " (Falır,35/41); "Her ikisinde de akar iki pınar vardır.
" (Rahman, 55/50) buyruklarında da böyledir.
İki
zevcesinin: "Bizim için sana hayat veren ... Allah'a hamd olsun" sözleri
de: Seni bizim için, bizi de senin için yaratıp, sevinci ebedi olan bu yurtta
bizi bir araya getiren Allah'a hamdolsun, demektir. Allah en iyi bilendir.